DEĞERLİ okurlar, yayın hayatını çevrimiçi (online) olarak sürdürecek Turkish Report'ta, bundan böyle belirli aralıklarla birlikte olacağız.
İlk yazımı dünyanın çeşitli ülkelerindeki çevre sorununa ayırmak istedim.
Bilmem ayırdına varılıyor mu, birçok ülkeye gittiğimizde çevrenin eskisinden daha bir yıpranmış, biraz daha yaşamsallıktan uzaklaşmış ve düşüncesizce ya da umursamazca yapılan davranışların kıskacına girmiş olduğunu görüyoruz. Birçok yerel yönetimin ve çevreci grupların bu sarmalı geri çevirme yönünde yaptığı olumlu girişimlere karşın, ne yazık ki olumsuzluklar ağır basmayı sürdürüyor. Çok üzülerek söylemeliyim ki, çevresel açıdan yaşanan bu olumsuzluklardan Türkiye'miz de nasibini alan ülkeler arasında yer alıyor.
Çevre sorunu dediğimizde yalnız çevremizin kirletilmesi ile bitki örtüsünün, doğa harikalarının ve kentlerin ciğerleri olarak tanımladığımız yeşil alanların yok edilmesinden söz etmiyoruz. Küresel ısınmanın yarattığı olumsuzluklar da çevre felaketinin oldukça büyük bir bölümünü oluşturuyor. Petrol ve kömür gibi fosil yakıtları nedeniyle fabrikalardan, konutlardan, trafikteki araçlardan doğaya salınan karbon miktarı, tüm çabalara karşın artmaya devam ediyor. Başta birçok Asya ülkesinin kentleri olmak üzere, bazı sanayileşmiş kentlerde canlılar nefes almakta zorlanıyor ya da nefes darlığı çekenlerin evinden dışarı çıkmaması öneriliyor.
Artık, kutuplardaki buzullar ve dağlardaki karlar hızla eriyor, akarsular tarafından yeterince beslenmeyen göllerde sular her geçen gün daha bir kuruyor, akarsuların suyu ve gücü gitgide azalıyor, bilinçsizce bırakılan atıklar nedeniyle nehirler, göller, denizler kirletiliyor, ormanlar yanıyor ya da yakılıyor, buralarda yaşayan canlılar yok oluyor. İnsanların 'adam sende'ciliği ve 'benden sonra Tufan' yollu yaklaşımları nedeniyle geleceğimize yönelik olumsuzluklar giderek artıyor. Dünyada biriken çöplerin, atılan plastik torbaların ve benzer zararlı maddelerin yanısıra diğer evsel ve sanayi atıklarının miktarında görülen artış ve bunların doğaya verdiği büyük zarar gözle görülür olmaktan çıkarak hissedilir olmaya başladı. Doğa bu atıkların pekçoğunu yıllarca yokedemeyecek.
Deniz ve karasularının kirletilmesi de bir diğer büyük sorun. "Koskoca deniz benim attığım bir torba çöple mi kirlenecek?" mantığı ile davranmayı sürdürürsek, yakında, ne denizde üreyen canlı bulabileceğiz ne de o güzelim deniz kıyılarından yararlanabileceğiz. Turkish Report'un bu yeni yayın dönemindeki ilk sayısında oldukça karamsar bir konuya değindim belki ama, çevre ve doğanın kirletilmesi nedeniyle çocuklarımızın, gelecek nesillerimizin yaşamını zorlaştırmaya, torunlarımıza yaşanılmaz bir dünya bırakmaya hakkımız olmadığını düşünüyorum.
Bir sonraki yazımızda birlikte olabilmek ümidiyle kalın sağlıcakla.